Magnetlilere Sorduk: Aquatayf Biyoteknoloji

Magnetlilere Sorduk” röportaj serimizden herkese merhaba! İTÜ Magnet firmalarımıza yer vereceğimiz röportaj serimizin ilk konuğu, biyoteknoloji alanında araştırma ve deneysel geliştirme faaliyetleri yürüten . Sorularımızı, firmanın Kurucu Ortağı Hatice Sevgi Çoban yanıtladı.

Kendinizi ve Aquatayf Biyoteknoloji’yi tanıtır mısınız?

Merhaba, ben Hatice Sevgi Çoban. Lisans eğitimimi Ege Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nde tamamladım. Yüksek lisans çalışmalarımı İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde Biyoloji alanında yürüttüğüm dönemde de kurumda araştırma görevlisi olarak çalıştım. Akademik çalışmalarıma ara verdiğim süreçte, ilk olarak genetik uygulamalarda kullanılan malzemelerin satış ve uygulama sorumlusu olarak görev yaptım, sonrasında akademik çevirmenlik redaksiyon ve medikal danışmanlık görevlerinde bulundum. Sektörde 10 yıl uluslararası bir ilaç firmasında Medikal Bilgi Servisi ve Hasta Destek Programları, Klinik Araştırmalar birimlerinde çalıştım. Kurucu ortaklarından biri olduğum Aquatayf Biyoteknoloji, TÜBİTAK BİGG girişimi olarak 2018 yılında kuruldu, akademik çalışmalarıma halen Yıldız Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nde doktora öğrencisi olarak devam ediyorum.

Aquatayf olarak; Anadolu mikrobiyatası ve kültür zenginliğimizin istenen koşullara adapte olduğu bilinen canlılardan izole edilerek genetik ve biyokimyasal karakterizasyonu neticesinde özgün olduklarını belirlenen mikrobiyal kaynaklı enzimlerin ticarileştirilmesi üzerinde çalışıyoruz. Ayrıca mevcut kabiliyet ve alt yapımızı, başta üniversitelerimizde yürüyen araştırma geliştirme faaliyetleri olmak üzere, yüksek ve orta düzeyde teknoloji gerektiren imalat sanayi ürünlerinin tasarım ve üretimini yapan kuruluşlarla biyoteknoloji alanında iş birliği içerisinde, araştırma geliştirme faaliyetlerine katkı sunuyoruz. Bu alanda tercih ediliyor olmamız, çalıştığımız ekiplerin ihtiyaçları doğrultusunda hizmetimizi şekillendirme kabiliyetimizle ile yakından ilişkili durumda.

Aquatayf Biyoteknoloji’yi kurmanızda ne etkili oldu, fikrinizin çıkış noktası nedir?

Mikrobiyal kaynaklı enzimler ve organik atıkların bertarafına yönelik yürüttüğümüz projelerimiz, ekibin akademik çalışmalarının devamı niteliğinde olup, edindiğimiz bilgi ve deneyimi ürüne dönüştürme arzusuyla ortaya çıktı.

“Bizi biz yapan en önemli özellik ekibimizin üç kardeş olarak bir biyolog, bir doktor ve bir mühendisten oluşuyor olması.”

Aquatayf Biyoteknoloji’yi rakiplerinden ayıran en temel özellik nedir?

Araştırma geliştirme faaliyetlerini, kuramsal olarak mühendislik ve temel bilimlerin birlikteliğinden doğan ve fiziksel olarak da bu birlikteliğin varlığına imkân sağlanabildiği ölçüde ürüne dönüşebilen bilimsel aktiviteler olarak tanımlıyorum. Bizi biz yapan en önemli özellik ise ekibimizin üç kardeş olarak bir biyolog, bir doktor ve bir mühendisten oluşuyor olması. Dolayısıyla ekimizdeki en güçlü kaynağı ekibimiz olarak görüyoruz.

Bu şekilde yola çıktığımız ekibimizle bizim hâlihazırda disiplinler arası çalışmaya adanmış bir iş felsefemiz var ve bu bize güç katıyor. Sunduğumuz ürün ve hizmet açısından birlikte çalıştığımız Ar-Ge ekipleri ile mesai harcayabilmek, karşı taraf için başlangıçta bir lütuf olarak algılanıyor, ancak biz bu iletişimi ne kadar detaylandırabilirsek ürün çeşitliliğimizi artırmamıza o oranda katkı sağlıyor.

Aquatayf Biyoteknoloji’nin öne çıkan noktası sizce nedir?

Ar-Ge faaliyetlerimiz kapsamında kullandığımız mikroorganizmalarımızı, Anadolu mikrobiyotasından izole ettik ve devam eden çalışmalarımızla kültür bankamızı zenginleştirmeye devam ediyoruz, bu durum ürünlerimizin çeşitliliği açısından kıymetli. Ayrıca, kendi çalışmalarımız için edindiğimiz bilgi ve deneyim sayesinde kullandığımız ürünlerin bir kısmını laboratuvar ölçeğinde kendimiz elde etmeye gayret gösteriyoruz, bu sayede kaynaklarımızı yerinde kullanmış oluyoruz. Optimize ettiğimiz protokollere dayalı sonuç raporlarının, üniversitelerimizde yürüyen farklı arge faaliyetlerine de hizmet ediyor olması, bizleri son derece motive ediyor, bu şekilde Ar-Ge giderlerimizin de bir kısmını karşılayabiliyoruz.

“Hatalarımızı ne kadar görünür kılabilirsek, başarı listemizin o ölçüde uzayabildiğini öğrendik.”

Ekibinizi ve kendinizi geliştirmek için nasıl bir yol izliyorsunuz?

Bizim yöntemimiz, bilgi ve deneyim paylaşımını en yüksek frekansta tutma çabamız. Hatalarımızı ne kadar görünür kılabilirsek, başarı listemizin o ölçüde uzayabildiğini öğrendik. Bu, başlangıçta çözmesi imkânsız gibi görünen ya da ekip üyelerinin tek başına fark edemediği problemleri, henüz sorun oluşmadan fark etmemizi sağlıyor.

Günlük okumalarınızı hangi platformlar üzerinden yapıyorsunuz?

Akademik yayınların takibi dışında, firmaların tanıtım faaliyetlerini ve Linkedin’i verimli kullanmaya çalışıyorum.

“Disiplinler arası çalışmayı bir orkestra işi olarak görüyoruz ve en iyi virtüözler bir araya gelebilirse, ancak iyi bir orkestra ortaya çıkabileceğini inanıyoruz.”

Sizce bir girişimcide olması gereken en önemli özellik nedir?

Bir sistem kuruyorsanız işinizin standardizasyonunu sağlayana kadar her işte olduğu gibi emek sarf etmek gerekiyor. Bizde rol dağılımı çok net; çalkalamalı inkübatör mü lazım mühendis yapar, yeni proje mi kurgulanması gerekiyor önce biyolog kafa patlatır, materyal metot mu optimize edilecek doktor zaten onu iş fikri netleşmeden planlamıştır, herkes işinin başındadır. Herkes elinden gelenin en iyisini yapmak zorunda, disiplinler birbirini tamamlar ve bu sorgulanmaz. Yapacak bir ARGE’niz varsa, konu zaten çoktan kapanmıştır, sadece sakince ustanın işini bitirmesini beklersiniz, aynı bir heykeltıraşın heykelini yontması gibi.

Şair güfteyi yazar, bestekârdan makamı okumasını bekler. Disiplinler arası çalışmayı bir orkestra işi olarak görüyoruz ve  en iyi virtüözler bir araya gelebilirse, ancak iyi bir orkestra ortaya çıkabileceğini inanıyoruz.

Bir doktorun sınırlarımızı zorlayan sorgulayıcı bilimsel bakış açısı, bir biyoloğun gözlemci ve deneysel yaklaşımlarıyla bir mühendisin kıvrak ve sonuç odaklı beyin kıvrımlarında anlamlanıyor ve son dokunuşu vuruyor. Burada sıralamada bazen değişikliler oluyor tabi, sınırlarımızı sürekli zorluyoruz ve işler başlangıçta kurguladığınız rüya gibi olmayabiliyor. Kısacası bitmek tükenmek bilmeyen bir azminiz olması gerekiyor. Ar-Ge, bir laboratuvarda oturmuş bir metotla bir analiz yapmaktan farklı olduğu için zorlanabiliyorsunuz.

Yatırımcı neden sizin girişiminize yatırım yapmalı?

Girişimci ürününe, fikrine en çok da ekibine güvenirse bu zorlu yolculukta hedefine ulaşabiliyor, bu durum yatırımcıların da en kıymet verdiği kriter olduğu düşüncesindeyim.